17 Aralık 2016 Cumartesi

YETERSİZLİK TÜRLERİ

ÖZEL EĞİTİM NEDİR?
 Özel eğitim; genel eğitimden farklı bir eğitim gerektiren bireylerin yeterliliklerine ve gelişim özelliklerine dayalı olarak ve sosyal gereksinimlerini karşılamak için, özel olarak yetiştirilmiş personel tarafından,özel olarak geliştirilmiş eğitim programları, araç-gereçleri ve yöntemleri ile sürdürülen eğitimdir.
Özel eğitim gerektiren birey denildiğinde akla çoğunlukla görme, işitme, ortopedik, psikopatolojik problemleri olan, sosyal yönden uyumsuz, zihinsel olarak engelli bireyler, yani özürlü olma durumu gelmektedir. Hâlbuki özel eğitim gerektiren birey denilince;çeşitli nedenlerle bireysel özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından beklenen düzeyden anlamlı farklılık gösteren birey ifade edilmek istenmektedir.
Eğitimin temel işlevi bireysel potansiyele işlerlik kazandırmak üzere bireyin yeteneklerini geliştirmektir. Bu durum eğitim süreçlerinin bireylerin özel durumlarına göre düzenlenmesini gerektirmektedir. Bu nedenle, bireye göre ve özel olma eğitimin doğasında mevcut temel bir özelliktir. Eğitimin sosyal adalet ve eşitlik kavram ve anlayışı süreçlerdeki tüm bireylerin bireysel ilgi, kapasite ve yetenek potansiyeli oranında eğitimden yararlanabilmelerini sağlayacak önlemlerin alınmasını gerektirmektedir.

ZİHİN ENGELİ NEDİR?

 DSM-IV 'e göre zeka geriliği (mental retardasyon) tanısının konulabilmesi için şu üç temel özelliğin olması gerekir:

•Genel zeka işlevinin belirgin derecede ortalamanın altında olması.
•Yaşadığı toplumdaki kendi yaş grubu ile kıyaslandığında toplumsal beceriler, sorumluluk, iletişim kurma, günlük beceriler ve kendi kendine yeterlilik gibi alanlarda geriliğin olması.
•18 yaşından önce başlaması.

Zihinsel Engelliğin Sebepleri Nelerdir?

Hafif derecede zihinsel engelli bireylerin pek çoğunda (tüm zihinsel engellilerin yaklaşık %90'ını oluşturur), belirgin bir biyolojik nedene rastlanmadığı için, nedenlerinin belirlenmesi çoğu zaman güç olmaktadır. Ancak orta ve ağır derecede zihinsel engelliliğe genellikle biyolojik etkenlerin neden olduğu saptanmıştır. Genel olarak bilinen nedenler üç ana başlık altında toplanabilir:

Doğum Öncesi Oluşan Nedenler:

•Annenin yaşı
•Annenin beslenmesi (yeterince iyot alamamak ya da yetersiz beslenme)
•Hamilelik döneminde kullanılan ilaçlar
•Radyasyona maruz kalma
•İçki, sigara, uyuşturucu gibi alışkanlıklar
•Psikolojik sorunlar
•Akraba evliliği
•Annenin hamilelik döneminde geçirdiği hastalıklar (Rubella-kızamıkçık,   frengi, toksoplazma gibi)
•Zehirlenmeler, Kazalar, travmalar
•Anne-çocuk arasındaki kan uyuşmazlığı
•Kalıtsal kökenli metabolizma bozuklukları olan galaktoz, fenilketonori ve bazı beyin hastalıkları, kromozom yapısındaki bozukluklar.

Doğum Sırası Oluşan Nedenler:

•Erken veya geç doğum
•Kordon dolanması
•Güç ve riskli doğum
•Vakum-forseps gibi aletlerin özellikle uzman olmayan kişilerce kullanılması
•Doğumun hijyenik olmayan ortamlarda yapılması

Doğum Sonrasında Oluşan Nedenler: 

•Çocuğun geçirdiği hastalıklar (menenjit, beyin iltihabı),
•Zehirlenmeler
•Hastalıklarda yanlış ve geç müdahale
•Beslenme bozuklukları (yetersiz ve dengesiz beslenme)
•Kazalar, travmalar ve yetersiz çevre koşulları v.s.
Zihinsel Engellilik Nasıl Sınıflandırılır?

 Zihinsel engellilik zeka yaşı bölümlerine göre birbirinden ayrılmaya çalışan bir gruptur. Bir kişinin geri olmasını yani farklı olmasını sadece zeka yaşı bölümü ile açıklamak kolay değildir. Zihinsel engelli bireylerin aile, çevre ile olan ilişkileri, zeka yaşı bölümleri, kendi kurdukları dünyaları, etkilendikleri olaylar, algıları, korkuları, sevinçleri birbirinden farklı olması nedeniyle tek bir tipte zihinsel engelden ya da engelli birey tipinden bahsetmek çok güçtür. Ancak zihinsel engelli bireylerin gereksinimlerini belirleyebilmek amacıyla, zihinsel engelli bireyler ağırlık derecelerine göre genellikle iki farklı yaklaşımla sınıflandırılmaktadırlar. Bunlardan biri psikolojik tanılama yaklaşımı, diğeri de eğitsel tanılama yaklaşımıdır.

AAMR (American Association on Mental Retardation) tarafından zihinsel engelli gruplarının, yetişkinlik çağında (15 yaş ve yukarısı) ulaşabilecekleri en üst beceri düzeyleri belirlenmiştir. Ancak zihinsel engellilerin bu davranış düzeylerine ulaşabilmeleri doğuştan getirdikleri kalıtsal özelliklere, en önemli bir faktör olarak da sağlanan eğitim ve çevre olanaklarına bağlı olmaktadır. Bu sebeplere bağlı olarak da zihinsel engelliler kendi içlerinde oldukça önemli bireysel farklılıklar gösterirler.

Hafif Derecede (Eğitilebilir) Zihinsel Engelliler

 Bu gruba giren zihinsel engellilerin normal çocuklardan görünürde hiçbir farkı yoktur. Bu nedenle okula başlamadan önce anne,baba veya çevre tarafından fark edilmeyebilirler.

•Hafif derecede zihinsel engelliler öz bakım becerilerini öğrenebilir, kendi bakımlarını yapabilirler ancak zaman zaman bazı sağlık kurallarının hatırlatılmasına gereksinim duyabilirler.
•Yaşadıkları kentte kolaylıkla bir yerden diğer bir yere gidebilirler.
•Bisiklet, paten gibi eşgüdüm içeren araçları kullanabilirler.
•Temel gramer kurallarına uygun konuşabilirler, birleşik sözel kavramlarla iletişimde bulunabilirler, günlük konuşmaların üstesinden gelebilirler ancak soyut ve felsefi kavramları tartışamazlar.
•Okuma-yazma, matematik gibi becerileri öğrenebilirler.
•Telefonu ve yazılı iletişim araçlarını kullanabilirler ancak anlatımları basittir, soyut ya da önemli günlük olayları yazamazlar.
•Başkalarıyla yarışma ve işbirliği ilişkilerinde bulunurlar, sosyal ve yaratıcı etkinliklere sınırlı da olsa katılırlar. Ancak karmaşık planlama, dikkat ve düzenleme gerektiren etkinlikleri sürdüremezler.
•İçinde bulunduğu etkinliği başlatabilir, en az 15-20 dakika dikkatini sürdürebilir.
•Kendi hayatlarını kazanabilecek karmaşık beceri gerektirmeyen işlerde çalışabilirler, yetişkinlikte kısmen ya da tamamiyle yaşamlarını sürdürebilecek iş becerisi edinebilirler.
•Kendi başlarına alışveriş yapabilirler, para değişimini doğru olarak yapabilirler ancak parayı ekonomik olarak kullanmada yardıma gereksinim duyarlar.
•Basit yemekleri ve günlük ev işlerini yapabilirler (temizlik, toz alma, çamaşır ve bulaşık yıkama vs.).

Orta Derecede (Öğretilebilir) Zihinsel Engelliler

 Çok yaygın ve ağır derecede olmamakla birlikte sıklıkla bedensel özür de gösterirler. Özel eğitim olanaklarından yararlanarak:

•Yardımsız yemek yiyebilirler, banyo yapabilirler ve giyinebilirler; uygun giysi seçebilirler. Çamaşırlarını yıkayabilirler, ütüleyebilirler ve koruyabilirler.
•Kendisi ve başkaları için kolay yiyecekler hazırlayabilirler.
•Vücudunu yeterince kontrol edebilirler; kaba ve ince kas eşgüdümü iyidir.
•Basit düzeyde söyleşide bulunabilirler, birleşik cümle kurabilirler. Sözcükleri tanıyıp cümleleri, reklam spotlarını, işaretleri ve anlamlı basit metinleri okuyabilirler. Ancak yazılı iletişimi başaramazlar, uzun ve karmaşık sözel iletişimi sürdüremezler.
•Paranın değerinin farkına varabilirler ancak paranın nasıl kullanılacağı konusunda yardıma ihtiyaçları vardır.
•Yazılı notla alışverişe gidebilirler ancak bağımsız alışveriş yapamazlar. Tek başlarına bir yerden bir yere gidemezler.

Ağır Derecede (Bağımlı) Zihinsel Engelliler

 Sürekli gözetim ve bakıma ihtiyaçları vardır. Özel eğitim olanaklarından yararlanarak:

•Kaşık ve çatal kullanarak yemek yiyebilirler, giysilerini giyebilirler. Tuvaletlerini kendi başlarına yapabilirler.
•Sosyal ilişkiye girerek arkadaşlıklar kurabilirler.
•Konuşması anlaşılır, işaretleri ve sözcükleri tanıyabilirler.




Çok Ağır Derecede (Tam Bağımlı) Zihinsel Engelliler

 Yaşamları boyunca özel bakıma ihtiyaç duyarlar. İkinci bir özre sahip olma olasılıkları diğer gruplara göre daha yüksektir.

•Dökerek de olsa çatal kaşık kullanabilirler, basit giysileri giyebilirler.
•Tuvaletlerini yapmayı kısmen öğrenebilirler ancak tuvalet eğitimini yaşıtlarından geç kazanırlar. Temizlik alışkanlıkları denetim ve gözetim gerektirir.
•Karmaşık yönergeleri takip edemezler. Sınırlı sayıda sözcük kullanabilirler, basit dilbilgisi kurallarını öğrenebilirler.

OTİZM NEDİR?
  Otizm yaşam boyu süren sosyalleşme, dil, iletişim ve diğer birçok etkinlik ve ilgi alanını etkileyen yüksek kortikal işlevlerle bağlantılı olarak davranış belirtileriyle tanımlanan bir bozukluk olarak tanımlanabilir. Klinik belirtilerin şiddetinin, bireyden bireye değişiklik göstermesi nedeniyle otistik yelpaze (Spektrum) içinde en hafiften en ağıra kadar değişik şiddette otistik davranış özellikleri görülebilir.


Eğer çocuğunuz:


-  Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa,
-  İsmini söylediğinizde bakmıyorsa,
-  Söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa,
-  Parmağıyla ile istediği şeyi göstermiyorsa,
-  Oyuncaklarla oynamayı bilmiyorsa,
-  Akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa,
-  Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa,
-  Konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa,
-  Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa,
-  Aşırı hareketli, hep kendi bildiğince davranıyorsa,
-  Gözleri bir şeye takılıp kalıyorsa,
-  Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi sıra dışı hareketler yapıyorsa,
-  Günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa,
otizm açısından değerlendirme yapmak gerekir.



Biraz daha açarsak eğer;
Otizm, üç alanda sorunlarla kendini gösterir. Bu alanlar ve bu alanların her birinde gözlenebilecek belirtiler aşağıda yer almaktadır.


A. Sosyal Etkileşim Sorunları



1. Sosyal etkileşim için gerekli sözel olmayan davranışlarda yetersizlik:
Sıra dışı göz kontağı özellikleri: Göz kontağı hiç kurmamak, çok kısa süreli kurmak ya da alışılmadık biçimde kurmak. Örneğin, birden bire gözlerini karşısındakinin gözlerine dikmek ve kaçırmak.
Jest ve mimik kullanımında sınırlılık: Konuşurken çok az jest ve mimik kullanmak.
Başkalarına ne kadar yakın ya da uzak duracağını ayarlayamamak: Sosyal ortamların gerektirdiği uzaklıkları ayarlayamamak; başkalarına fazla yakın ya da uzak durmak.
Ses kullanımında sıra dışılık: Konuşurken alışılmadık ses kalitesi ve vurgu özellikleri göstermek.

2. Yaşa uygun akran ilişkileri geliştirememek:

Arkadaşlık kurmakta zorlanmak: Çok az sayıda arkadaşa sahip olmak ya da hiç arkadaş edinememek.
Akranlarla etkileşimde bulunmamak: Kendi yaşıtlarıyla oynamada, konuşmada vb. çok isteksiz davranmak; örneğin, yalnızca kendisinden çok küçük ya da büyük kişilerle etkileşmek.
Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirmek: Belli kişilerle, yalnızca belli ilgilere dayalı olarak (örneğin, favori konularda) etkileşimde bulunmak.
Grup içinde etkileşimde bulunurken zorlanmak: Örneğin, işbirliğine dayalı oyunların kurallarına uymakta zorlanmak.

3. Başkalarıyla zevk, başarı ya da ilgi paylaşımında sınırlılık:

Yalnızlığı yeğlemek: Başkalarının genellikle aile üyeleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte yaptığı pek çok şeyi (örneğin; TV izlemek, yemek yemek, oyun oynamak vb.) yalnız başına yapmayı yeğlemek.
Belli olay ya da durumlara başkalarının dikkatini çekme çabası göstermemek: Örneğin; şaşırtıcı bir durum karşısında başkalarına işaret etmemek, bir şey başardığında başkalarıyla paylaşmamak vb.
Sözel övgü karşısında tepki vermemek: Başkalarının kendisine yönelttiği övgü sözleri ya da sözel onaylamalar karşısında çok az tepki vermek ya da hiç tepki vermemek. Örneğin, hoşnutluk belirtisi göstermemek.

4. Sosyal-duygusal davranışlarda sınırlılık:

Başkalarının ilgisi karşısında tepkisiz kalmak: Birileri kendisine seslendiğinde ya da kendisiyle etkileşmek istediğinde tepki vermemek, duymuyormuş ya da fark etmiyormuş gibi davranmak.
Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik: Ortama birinin girmesi, ortamdan birinin çıkması, birinin konuşmaya başlaması gibi, başka çocukların çok ilgisini çeken bazı olaylar karşısında ilgisiz kalmak; böyle durumlarda, gülümseme gibi hoşnutluk ifadeleri ya da ağlama gibi hoşnutsuzluk ifadeleri göstermemek.
Başkalarının duygularını anlamada yetersizlik: Üzülen, ağlayan, kızan, sevinen vb. kişiler karşısında duyarsız davranmak; örneğin, üzgün birini rahatlatma çabası göstermemek.



B. İletişim Sorunları


1. Dil gelişiminde gecikme:
İki yaşından büyük olup da tek bir sözcük bile söylememek.
Üç yaşından büyük olup da iki sözcüklük basit ifadeler (örneğin, ‘baba git)


İŞİTME ENGELİ NEDİR?
 İşitme engelli çocuk gerekli düzeltmelere rağmen özel eğitimi gerektirecek kadar işitme yetersizliğine sahip olan çocuklara denir. İşitme engellinin sınıflandırılması engelin derecesine, oluş zamanına, nedenine, oluş yerine, oluş biçimine ve süreğenliğine göre yapılmaktadır.


NEDENLERİ
Doğum Öncesi Nedenler
     

     - Annenin hamilelik döneminde geçirdiği enfeksiyon ve hastalıklar(özellikle kızamıkçık,   kabakulak, sarılık vb.),
     - Hamilelik döneminde annenin röntgen çektirmesi,
     - Hamilelik döneminde annenin kullandığı ilaçlar,
     - Kan uyuşmazlığı, 
     - Genetik faktörler,
     - Akraba evliliği. 


   Doğum Anı Nedenler

 - Doğum sırasında meydana gelen kompkikasyonlar (kordon dolanması, oksijensiz kalma vb.)
 - Düşük doğum ağırlığı,
 - Erken doğum,
 - Bebekte kan değişimi gerektiren sarılık,
 - Doğum sırasında baş, boyun ve kulakta görülen zedelenmeler.

   Doğum Sonrası Nedenler

- Çocuğun yüksek ateşli hastalıklar ve havale geçirmesi(menenjit, kızamık, kabakulak kızıl vb.),
- İşitme kaybına neden olan ilaçların kullanılması,
- Orta kulak iltihapları,
- Kafa travmaları (kafatası kırıkları, çatlakları, baş veya kulaklara şiddetli darbe vb.),
- Yüksek şiddette gürültüye maruz kalma. 


ÖZELLİKLERİ
 İşitme engelli çocuklar işitme yetersizliklerinin özelliğine bağlı olarak gelişim sürecinde bazı farklılıklar gösterebilir. Ancak onların işiten yaşıtlarından tamamen farklı olduğu anlamına gelmez. Bununla birlikte iletişim, motor, zihin, sosyal ve duygusal gelişim yönünden özellikleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir.
İletişim ve Dil Gelişimi

 İşitme engelli çocuklar da tüm çocuklarda olduğu gibi çevreleri ile ilgilidir. Doğumdan itibaren çevreyle ilgilenmeye, nesneleri tanımaya başlarlar. Normal işiten çocuklarla aralarındaki fark sesleri algılayarak veya ifade ederek kurdukları iletişimdedir.


      İşitme engelli çocukların dil gelişimi normal işitenlere oranla farklılık gösterir;


 Kelime hazinesi normal işitenlere göre daha yavaş gelişir. Kelime hazinesi açısından normal işitenlerle aradaki fark yaş ilerledikçe açılır. İşitme engelli çocuklar normal işiten yaşıtlarına özel eğitim almadan yakalayamazlar,

  -  İşitme engelli çocuklar aynı kelimeye ait birden fazla anlamı yorumlamakta güçlük çekerler,

  -  Normal işiten çocuklara daha basit ve kısa cümleleri anlayabilir ve ifade ederler,
  
  -  Etken ve edilgen cümle yapıları gibi cümleleri anlamakta güçlük çekerler.



Motor Gelişim 


İşitme engelli çocuklar temel motor gelişim aşamalarına(oturma, emekleme, yardımsız yürüme vb.) normal işiten çocuklarla aynı hız ve sırada erişmektedir. Ancak işitme kaybının nedenine ve derecesine bağlı olarak denge ve genel koordinasyonla ilgili becerilerde daha yetersiz oldukları gözlenmektedir. Bu yetersizlik işitme cihazı kullanarak ve seslere adaptasyon sağlandıktan sonra azalır.



Zihinsel Gelişim

 Çocuklar öğrenme ile ilgili deneyimlerini çevrelerini keşfederek ve diğer kişilerle iletişim kurarak sağlarlar. İşitme engelli çocuklar bu bilgileri edinirken sesli uyaranlardan yeterince faydalanmazlar. Seslerin ait olduğu nesne, kişi ve olayları algılamada güçlük çekerler. Buna bağlı olarak düşünme, karar verme, yorumlama, sebep-sonuç ilişkilerini değerlendirmede yetersizlik gözlenir. 

 Okul başarısı zayıflar. Özellikle okuma ve matematik becerileri etkilenir. Normal işiten ve işitme engelli  çocuklar arasındaki farklılıklar sınıf seviyesi arttıkça açılır.



Sosyal Duygusal Gelişim


 İşitme engelli çocuklar işitme becerini kullanamadığı için ailesi, arkadaşları gibi yakın çevresinde dahi güven eksikliği ve buna bağlı olarak hırçınlık, içe dönüklük, kızgınlık gibi davranışlar sergilerler. İleri ve çok ileri işitme engeline sahip çocuklar özellikle diğer işitme engelli çocuklardan ayrı bir eğitim sürecinde ise okulda yalnızlık ve mutsuzluk gibi duygular yaşarlar.

SEREBRAL PALSİ NEDİR?

Serebral palsi; doğum öncesinde, doğum sırasında ve doğum sonrası erken dönemdeki, beyin hasarı sonucu ortaya çıkan, ilerleyici olmayan ancak yaşla birlikte değişebilen, hareketi kısıtlayıcı, kalıcı motor fonksiyon kaybı, postür ve hareket bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Serebral palside, beyinde oluşan hasar ilerleyici değildir. Serebral Palsi bulaşıcı, kalıtsal ve hayatı tehdit eden bir durum değildir.
 Motor geriliğine; duyusal, bilişsel, iletişim, algılama, epilepsi, davranış bozuklukları ve ikincil olarak gelişen kas iskelet sistemi sorunları eşlik eder. Serebral Palsili çocukların büyük bir kısmı zamanla daha iyi duruma gelirken, bir kısmı da gelişebilecek ek sorunlar nedeni ile daha kötü bir tablo sergileyebilir. Oluşacak ek sorunları engellemek ve çocukların yaşam kalitelerini artırmak için, mümkün olan en erken yaşta tedaviye başlamak gerekir.

Serebral Palsi Birlikte Görülebilen / Eşlik Eden Problemler:

 

·         Zekâ geriliği, öğrenme güçlüğü,
·         Epilepsi,
·         Görme problemleri
·         İşitme problemleri
·         Konuşma güçlüğü, iletişim problemleri
·         Davranış problemleri
·         Beslenme ve yutma güçlükleri, özellikle katı besin maddelerini çiğneyememe
·         Kabızlık
·         Mideden yemek borusuna ve akciğere kaçak olması (reflü),
·         Diş problemleri
·         Eklemlerde sertleşme, skolyoz,
·         Kalça çıkığı

 

SP de rehabilitasyon programı:

·         Egzersiz tedavisi
·         Ortez ( cihaz ) uygulamaları
·         Ev programı ve aile eğitimi
·         El- göz koordinasyonu sağlaması
·         Uygun yardımcı araç gerecin belirlenmesi
·         Yemek yeme, giyinme, oyun aktiviteleri gibi aktivitelerin eğitimi bileşenlerinden oluşur.

 Tüm bu uygulamalar, özellikle egzersiz uygulamaları deneyimli fizyoterapistler tarafından yapılmalıdır
  Bilinmesi gereken en önemli şey Serebral palsi tedavi ve rehabilitasyonunun çok uzun bir süreç olduğudur. Bebeğin büyümesi ile birlikte rehabilitasyon uygulamaları da devam eder. Rehabilitasyon çocuk bağımsız (ya da en az bağımlılıkla ) yaşama yeteneğini kazanana kadar devam etmelidir. Serebral palsi ‘ li çocuklar da diğer çocuklar gibi gelişebilir. Serebral palsi fiziksel bir özürdür. Az oranda zeka yetersizleri, görme, konuşma, işitme ve algı bozuklukları fiziksel özüre eşlik etse de ilerleyici değildir. Bilinçli bir yaklaşım ve etkili rehabilitasyon ile yetersizlikleri en aza indirgemek mümkündür.

Serebral Palsi Tipleri:

1.Spastik Tip: Kas sertliği ya da pasif harekete direnç olarak tanımlanabilir. Kasların normal yapısındaki değişiklik ve sertlik hareketlerinde etkilenmesine ve zor yapılmasına neden olur. İskelet yapı üzerinde bozukluklara (duruşun) yol açar. Oturma, ellerin kullanılması, yürüme gibi fonksiyonel aktiviteleri de olumsuz etkiler. Spastik tip Serebral palsi’nin en yaygın tipidir.
a.Hemiparezi: Bu tipte vücudun bir tarafındaki kol, gövde ve bacak etkilenir.
b.Diparezi: Bu tipte her iki bacak spastisitesi kollardan daha fazladır. Bacaklar birbirine sıkışıktır. Parmak ucuna basma sık görülür.
c.Tetraparezi: Bu tipte ise tüm vücut etkilenmiştir. Baş kontrolünün yetersizliği, ellerin yumruk şeklinde bacakların çapraz tarzda durması yaygın bir görüntüdür.

2.Atetoid Tip: Kontrolsüz hareket olarak tanımlanabilir. Çocuğun bacak, kol, el veya yüzünde istemsiz hareketler oluşur. Kaslar çok gevşek durumdan çok sert bir duruma geçebilirler. Bu da hareketlerin koordineli yapılmasını engeller.
3.Ataksik Tip: Dengeyi korumada bozukluk vardır. Baş kontrolünün zayıf olması, gövde dengesinin sağlanamaması nedeniyle gelişim yavaştır ve yürüme çok geç sağlanır.
4.Karma Tip: Kas tonusu bazı kaslarda aşırı düşük, bazılarında ise aşırı yüksek olduğunda serebral palsinin tipi, karma olarak adlandırılır.
SP’li çocukların vücutlarının SP’den etkilenen bölümleri de karma bir yapı gösterir. Bu, beyinlerinin hangi kısmının hasar gördüğüne ve hasarın ne kadar büyük olduğuna da bağlıdır.
Serebral Palsi Tanısını Düşündüren Normal Gelişimden Sapmalar:
            
 -Devamlı şuursuz ve uykulu olma.
 -Emme bozukluğu ve aşırı kusma
  -Etraftan gelen uyarılara cevap vermeme
  -Havaleler
  -Adalelerde anormal kasılmalar
  -Göz bebeğinde düzensiz titremeler
  -İfadesiz yüz
  -Başını tutamama
  -El becerisinde gerilik
  -Otururken bacakların birbirini çaprazlaması
  -Tekme atarken iki bacağı birden itme
  -İsmiyle çağırınca yanıt vermeme
  -Ağızdan fazla salya akıtma

            

5 yorum:

  1. bu siteyi kuran ve bu güzel ve anlamlı röportajları paylaşan emeği geçen herkese teşekürler çok harika bir site olmuş

    YanıtlaSil
  2. Eğitimin her türlüsünün önemini anlatan bu sayfayı kuran ve yapilan çalışmalarda emeği geçen herkesin eline sağlık

    YanıtlaSil
  3. Başta meral barış olmak uzere Emeği gecen herkesin eline saglık

    YanıtlaSil