ÖZEL EĞİTİM NEDİR?
Özel eğitim; genel eğitimden farklı bir eğitim gerektiren
bireylerin yeterliliklerine ve gelişim özelliklerine dayalı olarak ve sosyal
gereksinimlerini karşılamak için, özel olarak yetiştirilmiş personel
tarafından,özel olarak geliştirilmiş eğitim programları, araç-gereçleri ve
yöntemleri ile sürdürülen eğitimdir.
Özel eğitim gerektiren birey denildiğinde akla çoğunlukla
görme, işitme, ortopedik, psikopatolojik problemleri olan, sosyal yönden
uyumsuz, zihinsel olarak engelli bireyler, yani özürlü olma durumu gelmektedir.
Hâlbuki özel eğitim gerektiren birey denilince;çeşitli nedenlerle bireysel
özellikleri ve eğitim yeterlilikleri açısından akranlarından beklenen düzeyden
anlamlı farklılık gösteren birey ifade edilmek istenmektedir.
Eğitimin temel işlevi bireysel potansiyele işlerlik
kazandırmak üzere bireyin yeteneklerini geliştirmektir. Bu durum eğitim
süreçlerinin bireylerin özel durumlarına göre düzenlenmesini gerektirmektedir.
Bu nedenle, bireye göre ve özel olma eğitimin doğasında mevcut temel bir
özelliktir. Eğitimin sosyal adalet ve eşitlik kavram ve anlayışı süreçlerdeki
tüm bireylerin bireysel ilgi, kapasite ve yetenek potansiyeli oranında
eğitimden yararlanabilmelerini sağlayacak önlemlerin alınmasını
gerektirmektedir.
ZİHİN ENGELİ NEDİR?
DSM-IV 'e göre zeka geriliği (mental
retardasyon) tanısının konulabilmesi için şu üç temel özelliğin olması gerekir:
•Genel zeka işlevinin belirgin
derecede ortalamanın altında olması.
•Yaşadığı toplumdaki kendi yaş
grubu ile kıyaslandığında toplumsal beceriler, sorumluluk, iletişim kurma,
günlük beceriler ve kendi kendine yeterlilik gibi alanlarda geriliğin olması.
•18 yaşından önce başlaması.
Zihinsel Engelliğin Sebepleri Nelerdir?
Hafif derecede zihinsel engelli
bireylerin pek çoğunda (tüm zihinsel engellilerin yaklaşık %90'ını oluşturur),
belirgin bir biyolojik nedene rastlanmadığı için, nedenlerinin belirlenmesi
çoğu zaman güç olmaktadır. Ancak orta ve ağır derecede zihinsel engelliliğe
genellikle biyolojik etkenlerin neden olduğu saptanmıştır. Genel olarak bilinen
nedenler üç ana başlık altında toplanabilir:
Doğum Öncesi Oluşan Nedenler:
•Annenin yaşı
•Annenin beslenmesi (yeterince
iyot alamamak ya da yetersiz beslenme)
•Hamilelik döneminde kullanılan
ilaçlar
•Radyasyona maruz kalma
•İçki, sigara, uyuşturucu gibi
alışkanlıklar
•Psikolojik sorunlar
•Akraba evliliği
•Annenin hamilelik döneminde
geçirdiği hastalıklar (Rubella-kızamıkçık,
frengi, toksoplazma gibi)
•Zehirlenmeler, Kazalar,
travmalar
•Anne-çocuk arasındaki kan
uyuşmazlığı
•Kalıtsal kökenli metabolizma
bozuklukları olan galaktoz, fenilketonori ve bazı beyin hastalıkları, kromozom
yapısındaki bozukluklar.
Doğum Sırası Oluşan Nedenler:
•Erken veya geç doğum
•Kordon dolanması
•Güç ve riskli doğum
•Vakum-forseps gibi aletlerin
özellikle uzman olmayan kişilerce kullanılması
•Doğumun hijyenik olmayan
ortamlarda yapılması
Doğum Sonrasında Oluşan Nedenler:
•Çocuğun geçirdiği hastalıklar
(menenjit, beyin iltihabı),
•Zehirlenmeler
•Hastalıklarda yanlış ve geç müdahale
•Beslenme bozuklukları (yetersiz
ve dengesiz beslenme)
•Kazalar, travmalar ve yetersiz
çevre koşulları v.s.
Zihinsel Engellilik Nasıl
Sınıflandırılır?
Zihinsel engellilik zeka yaşı bölümlerine göre
birbirinden ayrılmaya çalışan bir gruptur. Bir kişinin geri olmasını yani
farklı olmasını sadece zeka yaşı bölümü ile açıklamak kolay değildir. Zihinsel
engelli bireylerin aile, çevre ile olan ilişkileri, zeka yaşı bölümleri, kendi
kurdukları dünyaları, etkilendikleri olaylar, algıları, korkuları, sevinçleri
birbirinden farklı olması nedeniyle tek bir tipte zihinsel engelden ya da
engelli birey tipinden bahsetmek çok güçtür. Ancak zihinsel engelli bireylerin
gereksinimlerini belirleyebilmek amacıyla, zihinsel engelli bireyler ağırlık
derecelerine göre genellikle iki farklı yaklaşımla sınıflandırılmaktadırlar.
Bunlardan biri psikolojik tanılama yaklaşımı, diğeri de eğitsel tanılama
yaklaşımıdır.
AAMR (American Association on
Mental Retardation) tarafından zihinsel engelli gruplarının, yetişkinlik
çağında (15 yaş ve yukarısı) ulaşabilecekleri en üst beceri düzeyleri
belirlenmiştir. Ancak zihinsel engellilerin bu davranış düzeylerine
ulaşabilmeleri doğuştan getirdikleri kalıtsal özelliklere, en önemli bir faktör
olarak da sağlanan eğitim ve çevre olanaklarına bağlı olmaktadır. Bu sebeplere
bağlı olarak da zihinsel engelliler kendi içlerinde oldukça önemli bireysel
farklılıklar gösterirler.
Hafif Derecede (Eğitilebilir) Zihinsel
Engelliler
Bu gruba giren zihinsel engellilerin normal
çocuklardan görünürde hiçbir farkı yoktur. Bu nedenle okula başlamadan önce
anne,baba veya çevre tarafından fark edilmeyebilirler.
•Hafif derecede zihinsel
engelliler öz bakım becerilerini öğrenebilir, kendi bakımlarını yapabilirler
ancak zaman zaman bazı sağlık kurallarının hatırlatılmasına gereksinim
duyabilirler.
•Yaşadıkları kentte kolaylıkla
bir yerden diğer bir yere gidebilirler.
•Bisiklet, paten gibi eşgüdüm
içeren araçları kullanabilirler.
•Temel gramer kurallarına uygun
konuşabilirler, birleşik sözel kavramlarla iletişimde bulunabilirler, günlük
konuşmaların üstesinden gelebilirler ancak soyut ve felsefi kavramları
tartışamazlar.
•Okuma-yazma, matematik gibi
becerileri öğrenebilirler.
•Telefonu ve yazılı iletişim
araçlarını kullanabilirler ancak anlatımları basittir, soyut ya da önemli
günlük olayları yazamazlar.
•Başkalarıyla yarışma ve
işbirliği ilişkilerinde bulunurlar, sosyal ve yaratıcı etkinliklere sınırlı da
olsa katılırlar. Ancak karmaşık planlama, dikkat ve düzenleme gerektiren
etkinlikleri sürdüremezler.
•İçinde bulunduğu etkinliği
başlatabilir, en az 15-20 dakika dikkatini sürdürebilir.
•Kendi hayatlarını kazanabilecek
karmaşık beceri gerektirmeyen işlerde çalışabilirler, yetişkinlikte kısmen ya
da tamamiyle yaşamlarını sürdürebilecek iş becerisi edinebilirler.
•Kendi başlarına alışveriş
yapabilirler, para değişimini doğru olarak yapabilirler ancak parayı ekonomik
olarak kullanmada yardıma gereksinim duyarlar.
•Basit yemekleri ve günlük ev
işlerini yapabilirler (temizlik, toz alma, çamaşır ve bulaşık yıkama vs.).
Orta Derecede (Öğretilebilir) Zihinsel
Engelliler
Çok yaygın ve ağır derecede olmamakla birlikte
sıklıkla bedensel özür de gösterirler. Özel eğitim olanaklarından yararlanarak:
•Yardımsız yemek yiyebilirler,
banyo yapabilirler ve giyinebilirler; uygun giysi seçebilirler. Çamaşırlarını
yıkayabilirler, ütüleyebilirler ve koruyabilirler.
•Kendisi ve başkaları için kolay
yiyecekler hazırlayabilirler.
•Vücudunu yeterince kontrol
edebilirler; kaba ve ince kas eşgüdümü iyidir.
•Basit düzeyde söyleşide bulunabilirler,
birleşik cümle kurabilirler. Sözcükleri tanıyıp cümleleri, reklam spotlarını,
işaretleri ve anlamlı basit metinleri okuyabilirler. Ancak yazılı iletişimi
başaramazlar, uzun ve karmaşık sözel iletişimi sürdüremezler.
•Paranın değerinin farkına varabilirler
ancak paranın nasıl kullanılacağı konusunda yardıma ihtiyaçları vardır.
•Yazılı notla alışverişe
gidebilirler ancak bağımsız alışveriş yapamazlar. Tek başlarına bir yerden bir
yere gidemezler.
Ağır Derecede (Bağımlı) Zihinsel Engelliler
Sürekli gözetim ve bakıma ihtiyaçları vardır.
Özel eğitim olanaklarından yararlanarak:
•Kaşık ve çatal kullanarak yemek
yiyebilirler, giysilerini giyebilirler. Tuvaletlerini kendi başlarına
yapabilirler.
•Sosyal ilişkiye girerek
arkadaşlıklar kurabilirler.
•Konuşması anlaşılır, işaretleri
ve sözcükleri tanıyabilirler.
Çok Ağır Derecede (Tam Bağımlı) Zihinsel
Engelliler
Yaşamları boyunca özel bakıma ihtiyaç
duyarlar. İkinci bir özre sahip olma olasılıkları diğer gruplara göre daha
yüksektir.
•Dökerek de olsa çatal kaşık
kullanabilirler, basit giysileri giyebilirler.
•Tuvaletlerini yapmayı kısmen
öğrenebilirler ancak tuvalet eğitimini yaşıtlarından geç kazanırlar. Temizlik
alışkanlıkları denetim ve gözetim gerektirir.
•Karmaşık yönergeleri takip
edemezler. Sınırlı sayıda sözcük kullanabilirler, basit dilbilgisi kurallarını
öğrenebilirler.
OTİZM NEDİR?
Otizm
yaşam boyu süren sosyalleşme, dil, iletişim ve diğer birçok etkinlik ve ilgi
alanını etkileyen yüksek kortikal işlevlerle bağlantılı olarak davranış
belirtileriyle tanımlanan bir bozukluk olarak tanımlanabilir. Klinik
belirtilerin şiddetinin, bireyden bireye değişiklik göstermesi nedeniyle
otistik yelpaze (Spektrum) içinde en hafiften en ağıra kadar değişik şiddette
otistik davranış özellikleri görülebilir.
Eğer çocuğunuz:
- Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa,
- İsmini söylediğinizde bakmıyorsa,
- Söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa,
- Parmağıyla ile istediği şeyi
göstermiyorsa,
- Oyuncaklarla oynamayı bilmiyorsa,
- Akranlarının oynadığı oyunlara ilgi
göstermiyorsa,
- Bazı sözleri tekrar tekrar ve
ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa,
- Konuşmada akranlarının gerisinde
kalmışsa,
- Sallanmak, çırpınmak gibi garip
hareketleri varsa,
- Aşırı hareketli, hep kendi bildiğince
davranıyorsa,
- Gözleri bir şeye takılıp kalıyorsa,
- Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek
gibi sıra dışı hareketler yapıyorsa,
- Günlük yaşamındaki düzen
değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa,
otizm açısından değerlendirme yapmak gerekir.
Biraz daha açarsak eğer;
Otizm,
üç alanda sorunlarla kendini gösterir. Bu alanlar ve bu alanların her birinde
gözlenebilecek belirtiler aşağıda yer almaktadır.
A. Sosyal Etkileşim Sorunları
1. Sosyal etkileşim için gerekli sözel olmayan
davranışlarda yetersizlik:
Sıra dışı göz kontağı özellikleri: Göz kontağı hiç kurmamak, çok kısa süreli kurmak ya da
alışılmadık biçimde kurmak. Örneğin, birden bire gözlerini karşısındakinin
gözlerine dikmek ve kaçırmak.
Jest ve mimik kullanımında sınırlılık:
Konuşurken çok az jest ve mimik kullanmak.
Başkalarına ne kadar yakın ya da uzak duracağını
ayarlayamamak: Sosyal ortamların
gerektirdiği uzaklıkları ayarlayamamak; başkalarına fazla yakın ya da uzak durmak.
Ses kullanımında sıra dışılık: Konuşurken
alışılmadık ses kalitesi ve vurgu özellikleri göstermek.
2. Yaşa uygun akran ilişkileri
geliştirememek:
Arkadaşlık kurmakta zorlanmak: Çok az
sayıda arkadaşa sahip olmak ya da hiç arkadaş edinememek.
Akranlarla etkileşimde bulunmamak: Kendi
yaşıtlarıyla oynamada, konuşmada vb. çok isteksiz davranmak; örneğin, yalnızca
kendisinden çok küçük ya da büyük kişilerle etkileşmek.
Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirmek:
Belli kişilerle, yalnızca belli ilgilere dayalı olarak (örneğin, favori
konularda) etkileşimde bulunmak.
Grup içinde etkileşimde bulunurken zorlanmak:
Örneğin, işbirliğine dayalı oyunların kurallarına uymakta zorlanmak.
3. Başkalarıyla zevk, başarı ya da
ilgi paylaşımında sınırlılık:
Yalnızlığı yeğlemek: Başkalarının
genellikle aile üyeleriyle ya da arkadaşlarıyla birlikte yaptığı pek çok şeyi
(örneğin; TV izlemek, yemek yemek, oyun oynamak vb.) yalnız başına yapmayı
yeğlemek.
Belli olay ya da durumlara başkalarının dikkatini
çekme çabası göstermemek: Örneğin;
şaşırtıcı bir durum karşısında başkalarına işaret etmemek, bir şey başardığında
başkalarıyla paylaşmamak vb.
Sözel övgü karşısında tepki vermemek:
Başkalarının kendisine yönelttiği övgü sözleri ya da sözel onaylamalar
karşısında çok az tepki vermek ya da hiç tepki vermemek. Örneğin, hoşnutluk
belirtisi göstermemek.
4. Sosyal-duygusal davranışlarda
sınırlılık:
Başkalarının ilgisi karşısında tepkisiz kalmak:
Birileri kendisine seslendiğinde ya da kendisiyle etkileşmek istediğinde tepki
vermemek, duymuyormuş ya da fark etmiyormuş gibi davranmak.
Başkalarının yaptıklarına karşı ilgisizlik:
Ortama birinin girmesi, ortamdan birinin çıkması, birinin konuşmaya başlaması
gibi, başka çocukların çok ilgisini çeken bazı olaylar karşısında ilgisiz
kalmak; böyle durumlarda, gülümseme gibi hoşnutluk ifadeleri ya da ağlama gibi
hoşnutsuzluk ifadeleri göstermemek.
Başkalarının duygularını anlamada yetersizlik:
Üzülen, ağlayan, kızan, sevinen vb. kişiler karşısında duyarsız davranmak;
örneğin, üzgün birini rahatlatma çabası göstermemek.
B. İletişim Sorunları
1. Dil gelişiminde gecikme:
İki yaşından büyük olup da tek bir sözcük bile söylememek.
Üç yaşından büyük olup da iki sözcüklük basit ifadeler (örneğin, ‘baba git)
İŞİTME ENGELİ NEDİR?
İşitme engelli çocuk gerekli düzeltmelere
rağmen özel eğitimi gerektirecek kadar işitme yetersizliğine sahip olan
çocuklara denir. İşitme engellinin sınıflandırılması engelin derecesine, oluş
zamanına, nedenine, oluş yerine, oluş biçimine ve süreğenliğine göre yapılmaktadır.
NEDENLERİ
Doğum
Öncesi Nedenler
- Annenin hamilelik döneminde
geçirdiği enfeksiyon ve hastalıklar(özellikle kızamıkçık, kabakulak, sarılık vb.),
- Hamilelik döneminde annenin röntgen
çektirmesi,
- Hamilelik döneminde annenin
kullandığı ilaçlar,
- Kan uyuşmazlığı,
- Genetik faktörler,
- Akraba evliliği.
Doğum Anı Nedenler
- Doğum sırasında meydana gelen kompkikasyonlar (kordon
dolanması, oksijensiz kalma vb.)
- Düşük doğum ağırlığı,
- Erken doğum,
- Bebekte kan değişimi gerektiren sarılık,
- Doğum sırasında baş, boyun ve kulakta görülen zedelenmeler.
Doğum Sonrası Nedenler
- Çocuğun yüksek ateşli hastalıklar ve havale geçirmesi(menenjit,
kızamık, kabakulak kızıl vb.),
- İşitme kaybına neden olan ilaçların kullanılması,
- Orta kulak iltihapları,
- Kafa travmaları (kafatası kırıkları, çatlakları, baş veya
kulaklara şiddetli darbe vb.),
- Yüksek şiddette gürültüye maruz kalma.
ÖZELLİKLERİ
İşitme engelli çocuklar işitme
yetersizliklerinin özelliğine bağlı olarak gelişim sürecinde bazı farklılıklar
gösterebilir. Ancak onların işiten yaşıtlarından tamamen farklı olduğu anlamına
gelmez. Bununla birlikte iletişim, motor, zihin, sosyal ve duygusal gelişim
yönünden özellikleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir.
İletişim ve Dil Gelişimi
İşitme engelli çocuklar da tüm çocuklarda olduğu gibi çevreleri ile
ilgilidir. Doğumdan itibaren çevreyle ilgilenmeye, nesneleri tanımaya
başlarlar. Normal işiten çocuklarla aralarındaki fark sesleri algılayarak veya
ifade ederek kurdukları iletişimdedir.
İşitme engelli çocukların dil
gelişimi normal işitenlere oranla farklılık gösterir;
Kelime hazinesi normal işitenlere göre daha yavaş gelişir. Kelime
hazinesi açısından normal işitenlerle aradaki fark yaş ilerledikçe açılır.
İşitme engelli çocuklar normal işiten yaşıtlarına özel eğitim almadan
yakalayamazlar,
- İşitme engelli çocuklar aynı kelimeye ait birden
fazla anlamı yorumlamakta güçlük çekerler,
- Normal işiten çocuklara daha basit ve kısa cümleleri
anlayabilir ve ifade ederler,
- Etken ve edilgen cümle yapıları gibi
cümleleri anlamakta güçlük çekerler.
Motor Gelişim
İşitme engelli çocuklar temel motor gelişim aşamalarına(oturma, emekleme,
yardımsız yürüme vb.) normal işiten çocuklarla aynı hız ve sırada erişmektedir.
Ancak işitme kaybının nedenine ve derecesine bağlı olarak denge ve genel
koordinasyonla ilgili becerilerde daha yetersiz oldukları gözlenmektedir. Bu
yetersizlik işitme cihazı kullanarak ve seslere adaptasyon sağlandıktan sonra
azalır.
Zihinsel Gelişim
Çocuklar öğrenme ile ilgili
deneyimlerini çevrelerini keşfederek ve diğer kişilerle iletişim kurarak
sağlarlar. İşitme engelli çocuklar bu bilgileri edinirken sesli uyaranlardan
yeterince faydalanmazlar. Seslerin ait olduğu nesne, kişi ve olayları
algılamada güçlük çekerler. Buna bağlı olarak düşünme, karar verme, yorumlama,
sebep-sonuç ilişkilerini değerlendirmede yetersizlik gözlenir.
Okul başarısı zayıflar. Özellikle okuma ve
matematik becerileri etkilenir. Normal işiten ve işitme engelli
çocuklar arasındaki farklılıklar sınıf seviyesi arttıkça açılır.
Sosyal Duygusal Gelişim
İşitme engelli çocuklar işitme becerini kullanamadığı için ailesi,
arkadaşları gibi yakın çevresinde dahi güven eksikliği ve buna bağlı olarak
hırçınlık, içe dönüklük, kızgınlık gibi davranışlar sergilerler. İleri ve çok
ileri işitme engeline sahip çocuklar özellikle diğer işitme engelli çocuklardan
ayrı bir eğitim sürecinde ise okulda yalnızlık ve mutsuzluk gibi duygular
yaşarlar.
SEREBRAL PALSİ NEDİR?
Serebral
palsi; doğum öncesinde, doğum sırasında ve doğum sonrası
erken dönemdeki, beyin hasarı sonucu ortaya çıkan, ilerleyici olmayan ancak
yaşla birlikte değişebilen, hareketi kısıtlayıcı, kalıcı motor fonksiyon kaybı,
postür ve hareket bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Serebral palside, beyinde
oluşan hasar ilerleyici değildir. Serebral Palsi bulaşıcı, kalıtsal ve hayatı
tehdit eden bir durum değildir.
Motor geriliğine; duyusal, bilişsel, iletişim,
algılama, epilepsi, davranış bozuklukları ve ikincil olarak gelişen kas iskelet
sistemi sorunları eşlik eder. Serebral Palsili çocukların büyük bir kısmı
zamanla daha iyi duruma gelirken, bir kısmı da gelişebilecek ek sorunlar nedeni
ile daha kötü bir tablo sergileyebilir. Oluşacak ek sorunları engellemek ve
çocukların yaşam kalitelerini artırmak için, mümkün olan en erken yaşta
tedaviye başlamak gerekir.
Serebral
Palsi Birlikte Görülebilen / Eşlik Eden Problemler:
·
Zekâ geriliği, öğrenme
güçlüğü,
·
Epilepsi,
·
Görme problemleri
·
İşitme problemleri
·
Konuşma güçlüğü, iletişim
problemleri
·
Davranış problemleri
·
Beslenme ve yutma güçlükleri,
özellikle katı besin maddelerini çiğneyememe
·
Kabızlık
·
Mideden yemek borusuna ve akciğere
kaçak olması (reflü),
·
Diş problemleri
·
Eklemlerde sertleşme, skolyoz,
·
Kalça çıkığı
SP de rehabilitasyon programı:
·
Egzersiz tedavisi
·
Ortez ( cihaz ) uygulamaları
·
Ev programı ve aile eğitimi
·
El- göz koordinasyonu
sağlaması
·
Uygun yardımcı araç gerecin
belirlenmesi
·
Yemek yeme, giyinme, oyun
aktiviteleri gibi aktivitelerin eğitimi bileşenlerinden oluşur.
Tüm bu uygulamalar, özellikle egzersiz
uygulamaları deneyimli fizyoterapistler tarafından yapılmalıdır
Bilinmesi gereken en önemli şey Serebral
palsi tedavi ve rehabilitasyonunun çok uzun bir süreç olduğudur. Bebeğin
büyümesi ile birlikte rehabilitasyon uygulamaları da devam
eder. Rehabilitasyon çocuk bağımsız (ya da en az bağımlılıkla ) yaşama
yeteneğini kazanana kadar devam etmelidir. Serebral palsi ‘ li çocuklar da
diğer çocuklar gibi gelişebilir. Serebral palsi fiziksel bir özürdür. Az oranda
zeka yetersizleri, görme, konuşma, işitme ve algı bozuklukları fiziksel özüre
eşlik etse de ilerleyici değildir. Bilinçli bir yaklaşım ve etkili rehabilitasyon
ile yetersizlikleri en aza indirgemek mümkündür.
Serebral Palsi Tipleri:
1.Spastik Tip: Kas
sertliği ya da pasif harekete direnç olarak tanımlanabilir. Kasların normal
yapısındaki değişiklik ve sertlik hareketlerinde etkilenmesine ve zor
yapılmasına neden olur. İskelet yapı üzerinde bozukluklara (duruşun) yol açar.
Oturma, ellerin kullanılması, yürüme gibi fonksiyonel aktiviteleri de olumsuz
etkiler. Spastik tip Serebral palsi’nin en yaygın tipidir.
a.Hemiparezi: Bu tipte vücudun bir tarafındaki
kol, gövde ve bacak etkilenir.
b.Diparezi: Bu tipte her iki bacak spastisitesi
kollardan daha fazladır. Bacaklar birbirine sıkışıktır. Parmak ucuna basma sık
görülür.
c.Tetraparezi: Bu tipte ise tüm vücut
etkilenmiştir. Baş kontrolünün yetersizliği, ellerin yumruk şeklinde bacakların
çapraz tarzda durması yaygın bir görüntüdür.
2.Atetoid Tip: Kontrolsüz
hareket olarak tanımlanabilir. Çocuğun bacak, kol, el veya yüzünde istemsiz
hareketler oluşur. Kaslar çok gevşek durumdan çok sert bir duruma geçebilirler.
Bu da hareketlerin koordineli yapılmasını engeller.
3.Ataksik Tip:
Dengeyi korumada bozukluk vardır. Baş kontrolünün zayıf olması, gövde
dengesinin sağlanamaması nedeniyle gelişim yavaştır ve yürüme çok geç sağlanır.
4.Karma Tip: Kas
tonusu bazı kaslarda aşırı düşük, bazılarında ise aşırı yüksek olduğunda
serebral palsinin tipi, karma olarak adlandırılır.
SP’li çocukların vücutlarının SP’den etkilenen bölümleri
de karma bir yapı gösterir. Bu, beyinlerinin hangi kısmının hasar gördüğüne ve
hasarın ne kadar büyük olduğuna da bağlıdır.
Serebral
Palsi Tanısını Düşündüren Normal Gelişimden Sapmalar:
-Devamlı şuursuz ve uykulu olma.
-Emme bozukluğu ve aşırı kusma
-Etraftan gelen uyarılara cevap vermeme
-Havaleler
-Adalelerde
anormal kasılmalar
-Göz bebeğinde düzensiz titremeler
-İfadesiz yüz
-Başını
tutamama
-El becerisinde gerilik
-Otururken bacakların birbirini çaprazlaması
-Tekme
atarken iki bacağı birden itme
-İsmiyle
çağırınca yanıt vermeme
-Ağızdan
fazla salya akıtma
bu siteyi kuran ve bu güzel ve anlamlı röportajları paylaşan emeği geçen herkese teşekürler çok harika bir site olmuş
YanıtlaSilÇok teşekkür ederiz..
YanıtlaSilEğitimin her türlüsünün önemini anlatan bu sayfayı kuran ve yapilan çalışmalarda emeği geçen herkesin eline sağlık
YanıtlaSilBaşta meral barış olmak uzere Emeği gecen herkesin eline saglık
YanıtlaSilTeşekkür ederiz..
YanıtlaSil